8 Nisan 2011 Cuma

PUNTA ARENAS

7. GÜN    27 ŞUBAT 2011

PUNTA ARENAS

Punta Arenas ve gemiden karaya yolcu taşıyan gemi teknelerinden biri (tender)


Gemide geçen 3 günün sonrası, sabahın ilk ışıklarıyla, Şili'nin en güneyindeki, dünyanın en ırak ve vahşi yerlerinden biri sayılan ve Kumlu Nokta anlamına gelen Punta Arenas'a vardık . Şili'nin Macellan eyaletinin başkentinde  yeterli derinliğe sahip bir rıhtım olmadığından gemimiz açıkta demirlemişti. Yolcular karaya geminin 'tender' denen 100 kişilik tekneleri  ile taşınacaktı.



Gümrük binasında WC




Atlantik Okyanus'unu geçip Pasifik Okyanusu kıyısındaki limanlara gidecek ticaret gemileri Güney Amerika kıtasını dönmek zorundaydılar. 1520 yılında bu kıyıları ilk gören Avrupalı Macellan olmuş. Bu yüzden yöreye ve Atlantik'i Pasifik'e bağlayan bir dizi boğaza Macellan Boğazı denmiş.  Punta Arenas zenginliğini, üretilen yün dışında,  1850 yılından itibaren  gemilere kumanya ve yakıt sağlayan tek yer olmaya borçluymuş.


Ne var ki, 1914 yılında Panama kanalının açılması ile bu zenginlik sona ermiş.


Punta Arenas: Turistler için bugünlerde en ırak gözde liman


Punta Arenas'da bir duvar resmi

PuntaArenas, 1940 larda petrol bulunmasıyla eski günlerine yeniden dönmeye başlamış.


Mezarlık: Parmak biçimindeki ağaçlar Tanrı'yı gösteriyor
  Güney Amerika'nın en ilginç, kente ilk yerleşenlerin gömüldüğü mezarlık burada.
Parmak gibi biçimlendirilen ağaçlar arasında kolayca kaybolunabilir.

Pek çok gemi kazasında yaşamlarını yitirmiş çeşitli milliyet ve dinlere ait gemicilerin mezarları da var burada. Zenginliğe göre yapılmış bu mezarların bazıları içinde çeşitli biblolar içeren vitrinlere sahip.


çiçek ve biblolu vitrinleri olan mezarlar

İsimsiz Yerli-Aziz mezar anıtında teşekkür plaketleri
Koloni çağına ait evler, araçlar ve eşyaların sergilendiği açık hava müzesi 


Patagonya Enstitüsü koloni evleri


Punta Arenas


La Cruz tepesinden Punta Arenas ve Star Princess gemisi
La Cruz tepesinde turistik eşya satıcıları


Macellan Meydanı

Macellan Meydanında mutlu siyah ve beyaz köpek
Macellan heykeli (heykel kaidesinde oturan yerli figürünün ayağına elini süren buraya yine geliirmiş!)


Yaz aylarında bile genelde çok rüzgarlı (saatet 60-90 km) olan Punta Arenas'da harika bir hava vardı o gün.

Punta Arenas'da günü kamara balkonumuzdan kaydettiğim gök kuşağı ile bitirmek güzeldi






ŞİLİ FİYORDLARI

ŞİLİ   FİYORD'LARI

6.GÜN  26 ŞUBAT 2011

Pasifik Okyanus'u çok dalgalı olduğu için gemimiz denizde geçireceği üçüncü günü Şili Fiyord'larından geçerek katetti. Burası dünyada İskandinavya'dan sonra fiyordların görülebileceği ikinci yer.

Sabahın ilk ışıklarıyla kendimizi fiyordların sakin sularında bulduk. Rüzgarlı ve dalgalı 2 günden sonra bu sakinlik herkese iyi geldi. Ayrıca gemimizin her iki tarafı,  dar ve sığ kanallarda yol aldığımızdan,  harika manzaralara sahipti.

Canal Concepcion'dan başlayarak Pitt Canal, Esteban Canal, Castro Canal'ından geçtik ve Nelson Boğazından geçerek yeniden kısa bir süre Pasifik Okyanus'unda yol aldık. Sonra  güney kutbu yönünde ilerlemek üzere Macellan Boğazlarına girdik.



 Video ve fotoğraf makineleri gün boyu çalıştı. Pilleri yeniden dolduruldu, hafızaları flashdisklere aktarıldı.
Sözün bittiği, görsel tatların insana haz verdiği yerler buralar :













Macellan Boğazından bir resim
,


PASİFİK OKYANUSU

PASİFİK  OKYANUSU

4. VE 5. GÜN   24-25 ŞUBAT  2011 

Princess Star  cruise gemisi ile karadan iyice uzaklaştığımızda hava da kararmıştı. Valizlerimizi boşaltıp, kamarada kendi düzenimizi kurduk. Arkadaşım ile gemimizi tanımak için keşfe çıktık. Duvarlardaki yönlendirmeler, planlar ve  değişik dekorasyonlara bakarak yerimizi algılamaya çalıştık. İskele tarafının (Port side) geminin yol alırken sol tarafı olduğunu öğrendik. Bu önemli, çünkü kaptan anonsunda ‘iskele tarafında balina sürüsü var’ dediğinde geminin hangi tarafına gideceğinizi bilmeniz gerekiyor.
Gemide İstanbul manzaralı bir duvar


Haritalarda gördüğümüz, ancak içinde daha önce bulunmadığımız Büyük Okyanus’u doya doya görebilmek düşüncesi muhteşem. Deniz rüzgarlı ve dalgaların boyu 3-5 metre. Gemimiz çok hafif sallanıyor. Bunu uzun bir koridorda yürürken hissediyorsunuz. Yatar durumdayken hafif hafif  beşik gibi sallanıyor. Fakat asla deniz tutmasına yakalanacak bir sallanma değil. Bu 4-5000 kişilik gemiler öyle bir teknoloji ile üretilmişler ki, sağa-sola yalpalama minimuma indirilmiş.


Dalgadan yalpalama en çok güvertedeki havuzlarda göze çarpıyordu, çünkü havuzdaki su bir tarafa toplanıyor, sonra da geriye doğru havuz dışına su sıçratacak şekilde çarpıyordu.

kamara balkonundan camlı kaptan köşkü
Gemide yaşam ise tüm normalliği ile sürüyordu.
Herkese göre etkinlik var…spor olanakları, yürüyüş güverteleri, sauna, masaj, golf, kütüphane, okuma salonları, barlar, kumar salonu, tiyatro salonları, alışveriş dükkanları, video/fotoğraf mekanları, tur satış büroları, gösteriler, gidilecek limanların tanıtıldığı konferans salonları, sanat veya film söyleşileri odaları vs. Güvertede yıldızlar altında, battaniyelere sarınarak şezlonglardan patlamış mısırlarınızı yiyerek dev ekranda günün filmlerini izleyebiliyorsunuz.Odada bir TV var ve canlı kamera ile geminin yol alışının verildiği kanalı,  turlarla veya gemi ile ilgili bilgiler veren kanalı, yada film/haber kanallarını (İngilizce/İspanyolca) izleyebilirsiniz

Geminin Lokanta-Alışveriş-Eğlence Merkezi
Cruise gemilerinde resmi yemekli geceler düzenleniyor, sayısı yolculuğun uzunluğuna göre değişiyor. 14 günlük gezide bu  3 kez oldu. Hanımlar akşam yemeğine tuvaletlerle, beyler smokin takımlarla gidiyorlar. Gün boyu bu gece için hazırlanılıyor neredeyse. Yemek saati her yerde takmış takıştırmış, özenle giyinmiş insanlarla şıklaşıyor. Kendinizi bir Oscar  töreninde  kırmızı halıda yürüyen 'starlar' arasındaymış gibi hissediyorsunuz. Gün boyu gördüğünüz, spor giysilerden (şortlar, mayolar, bornozlar, eşofmanlar vs) sonra bu göze çok çarpıcı geliyor. Özenli giyinmiş çiftlerin,  belli pozlar verdirdilerek hatıra fotoğraları çekiliyor. Balonlarla süslenmiş eğlence merkezinde müzik dinletileri, gösteriler  yapılıyor, kaptan konuşuyor, şampanyalar patlatılıyor.

Fotoğrafmakinesi, video kamera ve dürbün her an el altında olmalı
Güvertede çevremize baktığımızda, gemimiz çember biçimindeki ufuk çizgisinin ortasında ve tek başınaydı.  Tek bir gemiyle bile karşılaşmadık.


uçsuz bucaksız Pasifik Okyanusunda ufuk çizgisi

Gemimiz yolalırken kamaramızda duyulan tek ses dalgaların gemiye vurunca çıkardığı sesti ! Sustuk ve insana huzur, dinginlik, neşe veren bu ortamı içimize akıttık, akıttık, akıttık.

Pasik'te bir güneş doğuşu
Pasifik'te bir güneş batışı



1 Nisan 2011 Cuma

GEMİYE BİNİŞ

3.GÜN  23 ŞUBAT 2011

SANTIAGO (VALPARAISO) ŞİLİ LİMANINDA GEMİYE BİNİŞ

VALİZLER RIHTIMDA TESLİM EDİLİYOR

Güney Amerika kıtasına ayak basmamızla, karada bir solukta geçen zamanımız bitmiş, gemimize binip, kamaramıza yerleşmeye gelmişti sıra. Programa göre, karaya ayak basmadan üç gün denizde  olacaktık. Pasifik denizinde.

Her şey öylesine güzel düzenlenmiş ki, belli bir prosedürü izleyerek insan kendini kamarasında buluveriyor. Daha önceki cruise deneyimimizin de yapacaklarımız konusunda yardımı oluyor.



Kamaramız balkonlu ve 12. katta (en üst kamara katı) ve iskele (port) tarafında.
Pek çok etkinliğin olduğu yerlere ve akşam yemeklerini yiyeceğimiz lokantaya giden asansörlere yakın.  İç döşemesi abartılı değil, göz yormuyor diğer bazı yolcu gemisi tarzları gibi. Kamaramıza girince kendimizi balkona atmıştık. Önce limanı ve çevresini sonra da Valparaiso körfezini resimledim, videoya çektim.



Gemimiz akşam tam 1800 de limandan ağır ağır uzaklaşırken içimiz kıpır kıpır, sessizce manzarayı  izledik. Kaptan üç kez çalınan alışıldık ayrılış selamlamasını yapmadı. Onun yerine bu tür yolculuklarda yapılması gereken gemi tahliye tatbikatı için tüm personel ve yolculara tatbikat çağrı yaptı. Acıkmıştık, ancak yemekten önce toplanma yerlerine gidip bu zorunlu acil durum eğitimine katıldık.
RIHTIMDA  YETKİLİLER İLE SON KALKIŞ İŞLEMLERİ YAPILIYOR